Salı, Eylül 13, 2011

Yaşamak

Uğur böcekleri toplamadan bir kavanoza
Ve öpmeden bir kedinin patilerini
Islanmadan iliklerine dek bahar yağmurunda
Gün batımını izlemeden el ele sevgilinle
Yaşadım diyebilir misin?
Pariste dans etmeden
Sokaklarda ip atlamadan
Ve bir kez mutlaka
En güzel elbisemle düşmeden havuza
Yaşlandım demeyeceğim!
Siz bayım, siz.
Hiç ateşböceği gördünüz mü
Bir tren istasyonunda?
Ya da gözlerinizden yaşlar gelene dek
Güldünüz mü yanımda?
Siz yaşamıyorsunuz ki bayım
Yazık bile diyemeyeceğim.
Çünkü bir kez uçmadan ben
Ve sokaklarda kahkaha atmadan
Balonlarımı sizinle paylaşmayacağım!
Tırmanmadan kendi Everest'ime
Geçmeden hayallerinizdeki mükemmeli
Vazgeçip dönmeyeceğim yatağıma!
Gün sonunda toplanırken tüm tezgahlar
Güleceğim gözlerinizin içine baka baka,
Yaşadım hem de doyasıya diyeceğim bayım
Size, üzerinden; bisikletimin!
ö.ö.

Lazım

Bu hayatta feminist olmak lazım.
Çok sevdirip, hiç sevmemek lazım
Ya çok deli olmak ya da delirmek lazım.
Biraz aşk biraz acı lazım
Ama en çok çikolata lazım.
Biraz da uyku
Uyku için de, masal dinlemek lazım
Bazen inanmak
Nedenini niçinini sorgulamamak lazım
Yine de dedim ya
Bu hayatta en çok uyku lazım.
Bundandır uykuyu çok seven
Nazım'ı da çok sever.
Nazımın ki gibi aşklara, hep kanmak lazım
Kanmak lazım ki, uyumak lazım.
Uçlarda olmak lazım
Ya hep orada olmak
Ya hiç uğramamak lazım.
Biraz gözlerini kapatıp, uzlaşmak lazım.
ö.ö.

Manken

Çimen rengi ojesini yeni sürmüş
Giyinmiş, hazır bekliyor.
Pullu gece elbisesi
Ve pembe askılı çantası.
Biri üzerinde, biri yerde.
Yerdeki gölgesi kollarını uzatmış,
Uzanıp tutacak,
Kapının hemen ardındaki mankeni.
Köşede bir manken suskun.
Konuşacak, susuyor
Dili çözülüverecek, sorsan söyleyecek.
Başında dün geceki sarı peruk
Anlatacak şarkıları ve yalanları.
Söyle soluk yüzlü manken
Peruklara yapışıp kalır mı aşklar
Sevdalar ve söylenmemiş dizeler.
Yoksa tek taşıdığın duman mı böyle
İçilmemiş, geceden kalma.
ö.ö.

Yenidünya


Henüz on beşinde; hiç hoşlanmazdı

Sarı tombul bir patatese benzetilmekten.

Hoşlanır mı hiç, ilk gençlik telaşında

Yeni çapkın, kartal yürekli çocuk?

Sahi, isyankar; şair ruhlu genç adam

Ne zaman anılmaya başlamıştı

Patates değil de, efsane şair adıyla?

Hoş, aynı genç adam

Gizlice binerken, yenidünya vapuruna;

Heyecanlı, titrek

Kim bilir. on dokuzundan,

Kaç yeni gün almıştı?

ö.ö.

İçimdeki ben

Bu gün yine kavga ettik içimdeki benle. Güvensiz, hırçın ve öfkeli.
Kayaları döven dalgalar gibi gözleri kör.
İçimdeki benin her çarpışında öfkesini kayalarıma aşınıyor ruhum duvarlarım.
Eğer bir gün yüzyüze gelebilsek içimdeki benle -ki bilirsin nefret ederim tüm aynalardan- bir kaç tabak kırılacak
Biraz cam ve kırık dolacak, gözlerim kanlanacak, canım yanacaktı.
Ne o durdurabiliyor öfkesini ne ben.
Ne ben diliyorum dinginliğin soğuk öfkesini ne o.
Çünkü biliyor, biliyorum. Nefrete dönmemeli kör dalgalar.
Bu gün yine kavga ettik içimdeki benle.
Tek tesellim aynaların olmaması evimde.
Çünkü ne ben kıyabilirim sakinliğimde tabaklara
Ne o kıyabilir gözlerinin yeşilinin, dönmesine kırmızıya.
Bu gün yine kavga ettik,
Yerde üç damla kan rengi şarap
Kırık kadeh
Ve ölü bir ceset
ö.ö.