Cuma, Mayıs 22, 2015

05225102

Eylülün mü yağmuru bu, saat güneşe gelirken ve şimdi huzursuzluğumun bir garip uzantısı sanırım gözkapaklarım şekerlenirken uzakta bir kümesten değen sesler. ve tabii sokak lambası mıyım ben bu terkedilmiş lunaparkın sabaha karşı sönen. Haliyle terim soğumuş kabuslardan sonra vardığım bir mezarlık yalnızlığı seninle yanyanayken kefen örtülü yatağın. Morg mu bu kalbin yeri çünkü unutulmuş yarım tencereler doldurmuş dolapları, bir saksı çiçeği mi gözlerim ki sulanıyor düzenli aralıklarla. Soğuk yerken her yemeği, sevmediğim halde belki yalancıyım senden hallice. Eriyen mumun bile ağırlığı varken, kara duman mıydı karakterin bu poyraz estikçe dağılan?

ö.ö.