Pazar, Ocak 29, 2012

Doğmak

Kim olarak doğacağıma karar verme hakkım olsaydı
asla doğamazdım. Çünkü, bu kafa karıştırıcı olurdu.
Ya da olmazdı. Bilmiyorum, kafam karıştı.
ö.ö

bir de anne olmak çok ilginç değil mi
eğer 26256 yaş daha yaşlı olsaydım -30'larımda falan-
içimde bir canlının hareket ettiğini hissetmekten deli gibi korkardım
hey, o şey içinizde sizi yemiyor mu gerçekten?
ve neden son günlerde okuduğum kitaplar izlediğim filmler ve denk geldiğim diziler hep ''hamile'' temalı, Tanrım bu çok korkutucu.

Her neyse gidip ojelermi tazelemeliyim, ben henüz 17 yaşındayım.

ö.ö

Anılar ve ölüler

öldükten sonra hakkımda ne hatırlanacağını merak ediyorum.
ve tabii, ne zamana kadar hatırlanacağımı.

genellikle rüyalarımda kendi cenazemi görürüm
kendim için üzülmekten çok
insanlar benim hakkımda ne konuşuyor
bunu duymaya çalışırım
neden bilmiyorum, ama bence bu;
sonsuzluğun sonundan bile daha ilginç bir soru.

öldükten sonra hakkımızda konuşulanları değiştiremeyeceğiz
anılarda hep öyle kalacağız
ah eminim çok can sıkıcı olmalı
bir anı olsaydım çok sıkıcı olur
ve hatırlanmaktan hoşlanmazdım
-en az kırmızı ojeler kadar can sıkıcı-
(istediğin kadar aseton kullan, kırmızı ojenin izlerinden asla tamamen kurtulamazsın)
ve garip olan ne biliyor musunuz
bunu ölmeden önce asla öğrenemeyecek olmamız
ö.ö

Salı, Ocak 17, 2012

İyi geceler öpücüğü

Bir insan size aslında göründüğü gibi biri olmadığını, özünde; duygusal, sıcak, samimi ve pazarlıksız biri olduğunu söylediğinde onu dinleyin. Ardından sizin için değişebileceğini, sizin kurallarınızla yaşayabileceğini, hatta hayatını size adayabileceğini söyleyecektir. -Çok hoş değil mi?- "Sizin için değişecek bir erkek" işte her kızın aradığı(nı sandığı) şey.

Bir erkek size bunları söylüyorsa aksi yöne doğru koşarak kaçmanızın tam zamanıdır. Çünkü insanlar değişmezler. Neye inanırsanız inanın elinde doğduğu andan itibaren kendi seçimleriyle yaşamış bir ruh varken asla kumandayı başkasına teslim edebilecek biri yoktur. Kendinizi kandırmayın bunun siz de farkındasınız.

Hayat elimize hazır verilmez, kendi tercihlerimiz biri bulunduğumuz yere getirir. Kendi felaketimizi de kurtuluşumuzu da biz yazarız. Bir başkasının kalemine ihtiyaç duyacaksam var olmamın ne anlamı var ki?

Asla değişebileceğini idda eden insanlara inanmayın onlar tam da gerçekte olmadıklarını iddia ettikleri insanlar.

Tatlı rüyalar.

ö.ö

Ha unutmadan; insan 7'sinde neyse 70'inde de odur. En başta kendimden biliyorum!

Çarşamba, Ocak 11, 2012

Ama sen

canım çok sıkılıyor
çok mutsuzum
neden ki bu çok saçma
sana da oluyor mu bu
bazen o kadar yalnız oluyorum ki
o kadar üzülüyorum ki ağlayasım geliyor
bence yanız değilimdir
dimi

hıı?
dimi?
bana cevap verir misin içimdeki ses?
hiç çok pişman olduğun oldu mu
benim olmadı da
ondan
çok
başım ağrıyor
ama bazı insanlara çok kızıyorum
o kadar kızıyorum ki bağırıp çağırmak
kafalarına bişeyler fırlatmak istiyorum
ama yapmıyorum
neden?
sen yapar mıydın
bence çok boş şeyler var
insanlar hep yanlış şeyler yapıorlar
yanlış insanlar
yanlış kararlar
yanlış yanlış yanlış
neden
kimse dersine çalışmıyor
benim moralim neden çok kolay bozuluyor
tatile daha çok var
ama kimse beni aramıyor
kimse beni merak etmiyor
kimse beni sevmiyor mu yoksa?
neden bu kadar yalnızım
neden bana cevap vermiyorsun
seninle konuşmıycam
baybay.

ama sen
benimle konuş

Ütopya

Beraber olamayacağımız kesin bir gerçekti
Bir arada birbirini tüketen
Ve ayrı ayrı anılarıyla tükenen iki insan
Asla beraber ya da ayrı olamayacak
Asla tam olamayacaktık
Bu bizim kaderimizdi
Değiştirebilir miydik?
Sana dair tüm hatıralarımı sildirmek
Kulağa hoş geliyor
Bunu istediğini biliyorum
Ama sanıyor musun ki
Tüm anılarını ve duygularını
Bir silgiyle sildirebilsen
Hani, diyorum ki bu mümkün olsa
Beni sevmekten vazgeçebilir miydin?
Yahut ben,
Seni unutabilir miydim?
Sen küçük hayalperest bir ütopya kahramanı
Bir gün yeniden karşılaştığımızda
Hiç bir şeyin anlamı kalmayacağını
Şimdiye dek anlayamadın mı?


*Bir film üzerine; Eternal Sunshine of the Spotless Mind


ö.ö

Salı, Ocak 10, 2012

Cemal Süreya

“Tanrı binbirinci gece şiiri yarattı/ Binikinci gece Cemal’i./ Bin üçüncü gece şiir okudu Tanrı/ Başa döndü sonra,/ Kadını yeniden yarattı.” Ülkü Tamer.

“Cemal Süreya mıdır nedir,(…) bir şair çıkardınız başıma.” Nurullah Ataç.

“Jean Paul Sartre ve Cemal Süreya, dünyanın en küçük devletleri. İkisinde de bir devlet olabilecek kadar birikim var” Aziz Nesin.

''İnsan bir fabrika olsaydı, ne üretiyor olurdu? -Mazeret'' İbrahim Tenekeci.

'İnsan bir fabrika olsaydı?' Biri size hastalıklar yüzünden bir daha asla acı çekmek zorunda kalmayacağınızı söyleseydi? Never Let Me Go http://www.youtube.com/watch?v=EUPsKjdtQSM

Tell me how am I supposed to live without you

Çaresizlik içinde kalacağın zamanlar olacaktır
Hep olmuştur.
Gitmek dışında hiç bir şey yapamayacağını bildiğin halde,
Gitmek canını yaktığı halde,
Zaman arkadaş kalamayacağınız kadar geç olmuştur.

Yapman gereken şey
Zamanın
Ve şarkıların sihrine inanmak

Sanırım

Umarım

Kalan

Isteyip de söyleyemediğin kelimelerle dolu
Birkaç kalın kitabın olacak.
Bir de eteğinden çekiştiren küçük çirkin; pişmanlık,
Şu kısacık ömründen kalan
ö.ö

Seviyorum

Kaybolmasın diye lastik ayakkabılarını
Toprağa gömüp de
Bütün bir kışı kar üstünde
Yalınayak geçiren çocuk.
Ben bir seni unutmam
Bir de hiç tanımadığım, anneni.
Simsiyah saçlarını sırtında bir örgüyle
Esir eden, o koca yürekli kadını
Biliyor musun çocuk, ben kimseyi sevmem
Yalnız eğer bir babaannem olsaydı
Bir tek onu
En çok onu severdim.
Seni seviyorum çocuk
Kaybettiğin ayakkabılar gözümdür
Sen üşüme
Seni seviyorum
Başımı dizine yaslayıp
Titrek ellerinden
Masal dinler gibi.
Seviyorum

ö.ö

Sevmiyorum

En sevdiğim şiirin sebebiyken sen
Söylesene gözyaşlarımdan
Nasıl sorumlu tutmazsın kendini?
Sen bencil kadın,
Sen yalnız kadın.
Hiç sevdin mi, söyle
Kızım diye anarken adımı?
Peki ya sen yalnız adam,
Sen bencil adam?
Gözlerinde gözlerimden renk taşırken
Söyle, baktığın aynalara hiç mi sormadın kızını?
Hiç özlemedin mi?
Hiç mi merak etmedin
Saçlarımın rengini?
Ne var biliyor musun

Gözyaşların çok sahte.
Seni sevmiyorum

ö.ö

Cuma, Ocak 06, 2012

Küçücükken

Biletleri ve olmayan vagonları
Hep geç kalan bir tren
Taşıyor yolcularını
Bu insan sirkinden.
Eskiden çok eskiden
Ben küçücükken
Ölüm dolabın üst rafına saklıyken
Bir rüya örüyor ağlarını
Gözyaşı ve biraz da kan kokulu iplikler
Bileklerine sarılı bekleşiyorlar.
Hiç gelmeyecekmiş gibi
Geç kalmış bu tren.
Saat 3 geçiyor geceyi
Sarı bir balık gibi
Dalgalı telaşsız
Kum dolu gözleri ve saçlarında sular
Yaslanıyor ardına
Bir rüyaya dalar gibi
Ben küçücükken
Ölüm dolabın üst rafına saklıyken

ö.ö

http://www.youtube.com/watch?v=Ow-ZFWbKXKA

ya da http://www.youtube.com/watch?v=jKqE6_PttLU
hangisini daha çok seveceğime karar veremedim.

Saç

Saçları kulak hizasında
Ve küt kadın.
-Oysa ne severdi uzun saçlarını-
Çocukluk fotoğraflarıyla, birebir.
Sanki özler gibi;
Çocuk günleri.
Verilmiş bir söz gibi şimdi
İzin vermiyor uzamasına hiç bir şeyin
Ne saçlar, ne insanlar
Ne de yersiz çocukça duygular.
Anılar; kör bir makasın ucunda
Kesilmeye hazır.
Bir tutam kestane rengi saç şimdi
-Oysa ne severdi uzunken saçlarını.-
ö.ö

İsim

Peki ya sen, dedi genç adam
Tanışalı üç dakika olmadan, genç kadına;
Seni kim unuttu?
Genç kadın, dudaklarında hüzünlü, -sahte- bir gülüşle öylece
Durdu. Adamın gözlerinin içine baktı
Bir rüzgar ki esti -deniz ve tuz kokulu
-Genç kadının gözleri toprakta ve gölgede-
Hiç, dedi
Hiç mi? Şaşırdı genç adam.
Evet hiç, güldü yine kadın ve suya daldırdı ellerini.
Saçları uzun, su kadar dalgalı kadın.
Hiç, sadece ayakkabılarımı arıyorum.
Gitmek, gidebilmek için buradan.
-Anılarını düşürmüş bir kız çocuğu-
Canımı daha fazla acıtmadan.
Durdu genç adam
Bir rüzgar ki esti -deniz ve tuz kokulu-
Gülüşü durdu, rüzgar durdu
Gölge ve dalga bile soldu
Arkasını döndü ve yürüdü genç adam
Neden sonra durdu ve sordu
Adın? adının anlamı...
Evet bayım,
Ve hoşçakalın

ö.ö

Pazartesi, Ocak 02, 2012

Çocuk

Yarısı yenmiş ojelerim gibi
Çocuk olmak
Eksik ve çirkin.
Saçma değil mi?
En güzel şeyin çocuk olması
Bir kanun olmalıydı oysa.
ö.ö.