Perşembe, Aralık 29, 2011

Dün gece rüyamda...

Dün gece rüyamda 70'lerdeydim. Dar paça yüksek belli yeşil pantalonum ve yüzümü kaplayan gözlüklerimle çokhoştum doğrusu. Saçlarımda hippi esintileri ve arka fonda cennetten çıkma bir parça vardı. Bir kutlama yapıyorduk, ayaklarımı yerde kaydırarak dans ettiğimi ve çok eğlendiğimi hatırlıyorum. Ayrıca her şey eski bir fotoğrafmışçasına sarımsı renkteydi. Güzel kokular, sesler ve insanlar vardı. Keyif vardı, huzur vardı. Eğlence bile huzur veriyordu; ikindi çayı içercesine, tarçınlı kek yercesine yahut en sevdiğim şairlerden birinin dizlerinde uyurmuşçasına. Rüyamda sahip olduğum 5 çocuğa rağmen mutluydum, ki içinde çocuk barındıran bir rüya; normal şartlarda keyif alacağım son şey olmalıydı. Ama bu rüya hiç normal değildi, o yüzden fazla yadırgamadım. Belki de bu bir yeni yıl işaretidir, ne dersin christmas?

Rüya yorumları
Rüyada 70'ler görmek: ''Rüyada yıl görmek rüyayı görenin kendisinde veya bir başkasında göreceği belaya işarettir.''
Rüyada çocuk görmek: ''Çocuk bazen kusura, günaha ve suç işlemeye, tövbe etmeye delalettir.'' bkz:imana gelmek
Rüyada hippi görmek: ''Rüyada bir hippi görmek, Aşırı ve ifade özgürlüğü temsil eder. Rüyada hippi olmak, hippi olduğunu görmek ; farklı olmak istediğini işaret eder. Sizin toplumsal normlar ve geleneksel değerleri reddetme eğiliminde olduğunuzu gösterir.''

uu rüya yorumum sizce de çok fazla değil mi? -sevgiler 29.12.201

Salı, Aralık 20, 2011

Pabuç

Yürüyor,
Ayaklarında kendisine
-En az- iki numara büyük
Kırmızı pabuçlarla, kız çocuğu
İstanbul'un kalbine
Yahut kız kulesine doğru;
Bir damla su birikintisinden, çocuk.
Çamurdan taşlar ve sokaklar
Yankılanıyor sesi yalınayak,
Kırmızı pabuçlardan
şıpıdak şıpıdak.

ö.ö.

The Wizard of Oz'dan hatırlayanlar olacaktır, resimdekiler Dorthy'nin kırmızı pabuçları. Çocukluğumdan renkli bir anı olarak eklemek isterim.

Cumartesi, Aralık 17, 2011

Yıldız

Yatağının altında sakladığı
Birkaç kırık oyuncak,
Birkaç renkli bilye,
Bir de kırmızı kartondan kutuyla
Uzay gemisi yapabileceğine inanan
Bir kız çocuğu tanıdım yıllar önce
Şimdi uçuyor elbet,
Bir yıldız oldu
Gecenin sessiz kollarında
ö.ö.

Periler

Bir tutam karabiber ekleyip de gözyaşına
Yüzüne yapışmış saçlarından tutamlar ördü
Bir cadı olmalı ancak bencil!
Bencil dedim ya işte
Yüreği kor ateşlerde yandı belli kavruldu
Kavrukdukça yandı, yandıkça yaktı
Bir yürek dolusu ateşi tutup da
-Kurtulacağım ümidiyle pek mutlu-
Perilere emanet koştu
Perilere ateş mi verilir?
Kanatları ateş alır, uçamaz periler
-Yine de öyle saflar ki-
En güzel gözyaşı söndürür diye ateşi
Tutup yaktılar kendilerini
Yandıkça tutuştu, tutuştukça ağladı periler
Ve yok olup giderken sonunda periler
Bir avuç kül ve toz
Bir avuç bencillik kaldı

ö.ö.

Sol yanımda

Kin kan ve nefret akıyor;
Gecenin özensizce törpülenmis pis tırnak aralarından.
Tırnaklarından yere damlıyor
Ve sürüdüğü ayaklarıyla üzerine basıyor.
Adımları yavaş ve sinsi ve yaşlı.
Ağaçlara sürünerek ilerliyor.
Gece, ay ışığında yayılıyor ölü kokusu,
Onun kıyafetlerinden, yırtılmış sol göğsünden.
Saçlarıma ve kirpiklerime sinmesinden korkuyorum bu iğrenç kokunun.
Yüzümü saklıyorum ya da gözlerimi.
Bir örümcek yahut bir yılan.
Havada süzülen bir karanlık gibi yaklaşıyor.
Ağır ağır ve ölümün o soğuk nefesi parmak uçlarımda,
Sol yanımda

ö.ö.

Cuma, Aralık 16, 2011

Hep

Bazı insanlar seni sevecek,
Bazıları sevmeyecek.
Bazıları sevmedikleri halde
Sevdiklerini söyleyecek,
Bazılarıysa sevmeyecek
Ve seni sevmediklerini söyleyebilecekler.
Sevdiklerin yanındayken
Hep güvende hissedeceksin,
Bana bir şey olmaz diyeceksin.
Yine de unutma,
Korkukarınla yüzleşmen gerektiğinde
Hep yalnız kalacaksın.
ö.ö.

Çarşamba, Aralık 14, 2011

Güven

''İnsanlardan nefret etme duygusu, tecrübesizliğin getirdiği, başkalarına duyulan çok fazla güvenden ileri gelir.''
Sokrates'in Savunması / Platon

Ki bunu en iyi sen bilirsin, küçük tecrübesiz çocuk!
Kendinle gurur duyuyordun, hani nerede
O çok yaşanmışlıklar taşıyan yüreğin?
Dost dediğin insanlara mı yenik düştün
Deneyimsizliğin mi yaktı canını
Fazla güvenmemen gerektiğini insanlara
Hala öğrenemedin mi çocuk?

İnsanları sevmiyorum
İnsanlara güvenmiyorum lakırdıların hep sözde mi kaldı
Güvenmediğin dağlarda mı donuyorsun şimdi?
Yalan söylemeyi nereden öğrendin çocuk
Şimdi sen de kış gibi kokuyorsun.

Çok sevdiğin denizler nerede?
Hepsi mi boğulanların cesetlerini taşıyor yataklarında
Söylesene çocuk cesaretin nerede?
Hani özgürlüğün
Hani kırdığın prangaların?
Söyle unuttun mu göklerin rengini
Uğruna canlar verdiğin mutluluğun nerede?

Deneyimsizliğin senin suçun değil çocuk
Safsın
Öğreneceksin hayat acımasız
Ama gülmeyi de öğreneceksin
Yoksa ölürsün.
Ki bilirim korkarsın ölümden.
Ne sen öl çocuk
Ne özgürlük.
Ama bil, güven denizlerin mavi
Göklerin kış olduğu zamanlarda kaldı.

Dağlarında donmayacaksın dost dediklerinin
Eğer titriyorsan yalnızlığından olacak en çok!
Bırak tek bir yaprak dahi kalmasın dallarında
Bahar hiç gelmeyecek mi?
Yalanların ortasında bir gemi, çocuk
Karanlık basınca, yıldızları izleyceksin.
Korkma, güven yıldızlara
Çünkü yalnız yıldızlar
Dosttur, gerçek dünyada.

ö.ö.

Salı, Aralık 13, 2011

Çamur

Bir kedi bile senin kadar nankör olamaz, küçük yalancı.
Şu haline bak!
Gittikçe küçülüyor musun
Yoksa ruhun mu bu daralan, çamurdan yatağında?
Farkında mısın sen hep duman kokulusun
Çünkü hep bir rüzgar ötede
Ve yalanların kucağında, kirlisin.
Merak ediyorum, uyuyabiliyor musun hala?
Çok değil mi bunca yalan
Küçücük gözlerine?
Minik bir kız çocuğuyken hayat herkese kolaydı unutuyorsun;
Tek yalnız sen değilsin, kalabalıklar içinde.
Acı bir kahvenin telvesi kadar karanlıksın
Ancak asla o tatta bir güzellik değilsin, üzgünüm
Çünkü yalan acıdır, küçük çocuk
Rengi her ne olursa olsun.
Sen yalan söyledikçe o kedi gözlerinden dökülen
Çamur mu yoksa gözyaşı mı
Ayırt edemiyorum, ne garip.
Ve hala gözlerimin içine bakabilmen çocuk
Ayakta alkışlanacak çamurdan bir
Utanç tablosu.

ö.ö.