Cuma, Ocak 25, 2013

elini uzat

gök gürültüsünden korkanlardanım
elini uzat, korkuyorum




and when your fears subside
and shadows still remain
ı know that you can love me
when there's no one left to blame
so never mind the darkness
we still can find a way
'cause nothin' lasts forever
even cold November rain

bir yürüyüşe çıkalım




insanların adı yok
sokakların anıları var
gökyüzünün sahibi yok
aşkların müziği var

bir yürüyüşe çıkalım

ö.ö


Perşembe, Ocak 24, 2013

Evet

-Belki de henüz altı aylıkken; sıkılıp annemden, doğmak istemeseydim bunların hiç biri olmayacaktı?

-İçimde bir katil yaşıyor; 8 yaşımda tatil için İstanbul'a gitmiştik. Evin bahçesindeki karınca yuvasından evin balkonuna kadar şekerden bir yol yapıp balkona gelen karıncaların hepsini öldürmüştüm. Azla yetinmeyi öğrenin diye. Kayıtlara geçsin; hiç bir ''tatlı''nın fazlası iyi değildir.

-Çok konuşan insanları sevmiyorum belki de bundandır çok konuşmam. Karşımdaki sussun, yeter artık konuşmasın istiyorum

-Ellerim, parmaklarım hep çok küçükler. Belki de bundan kalemi benim gibi tutan bir başkası daha yok bu dünyada. Bundan yola çıkarak bazen diyorum ki; sürekli merdivenlerden düşmem, bileğimi burkmam hep ayaklarımın suçu. Hem eğri hem de küçükler. Sonra sakar olduğumu kabul edip susuyorum.

-Bazen bir kütüphade yaşamak istiyorum, bir kuyu kadar derin sessizlik. Bazen de bir lunaparkta yaşamak istiyorum ne söylediklerim ne de yaptıklarım önemli bu gürültü içinde. Çünkü kimse duymuyor özlemi. Sonra durup evime bakıyorum. Benim evim bir hastane her odası ilaç dolu. Hayat da bir hastane gibi; acı, hüzün, mutluluk ve neşe bir arada -ne garip.

-Hala karanlıktan korkarım, ama odamı hep siyaha boyamak isterim. Çünkü ancak simsiyah bir tavanımda yıldızlarım gerçek gibi parıldayabilir.

-Asansörden de çok korkarım çünkü bir kez asansörde kalmıştım. Hayatımın geri kalan kısmında orada yaşamak zorunda olduğumu sanıp bisiklete binmeyi asla öğrenemeyeceğim diye ağlamıştım. -bu asansör bir hastanedeydi.

-En çok sarı ojemi seviyorum ama o kadar parlak ki utanıp o ojelerle dışarı çıkacak cesareti hiç toplayamıyorum

-Bir gün, bir gün bisikletle pariste dolaşacağım -yapamadı

-Çocuklardan, bebeklerden, ağlayan, mızmızlanan, sürekli soru soran, her şeyi merak eden, hareketli canlılardan nefret ediyorum. -sevgili kedi

-Hayvanları çok severim ama hayatımda yalnız iki kez hayvanlara dokundum. İlki 5 yaşımda fanustan çıkarıp uyku vaktiiii diye yatağıma yatırdığım balıktı, diğeri de 7 yıldır kapının önünde beslediğim kedi ona da ilk kez bir ay önce dokunabildim.

-İçimde bir katil olduğunu söylemiştim belki de bundandır en sevdiğim rengin kırmızı oluşu.

-Son zamanlarda en sevdiğim içeçek kahve, çünkü artık çikolata yemiyorum. 5 fincan kahveden sonra ellerimdeki titreme azalıyor ve hiç bir şey hissetmemeye başlıyorum. Bu anlardan birinde, birinizi öldürebilirim. Ya da kendimi henüz karar vermedim. Tek korkum Müge Anlı. Neyse gidip 2007 tarihli fotoğraflarımı silmeliyim.

-Eskiden diş teli kullanırdım, gözlüklerim, örgülü saçlarım ve hala izlerini taşıdığım binlerce sivilcem vardı. -O zaman her şey daha kolaydı.

-Şimdi gidip film izlemeliyim, çok çok öptüm.

ö.

evet

sonra durduruyorum hayatı

biraz dans edip sarhoş oluyorum

renkler karışıyor

gerçek hangisiydi unutuyorum

eskiler hep yeni yeniler de hep eski oluyor

kim ağlamış sormuyorum

çünkü biz hep dans ederiz

yalınayak yedi kedi ay ışığında

sanki cadının sihirli dans ayakkabısı

durmuyor ayaklarım

sanki çok da güzel sesim

durmuyor dilim

hep hep hep konuşuyorum

bazen uykum geliyor yine de dans ediyorum

çünkü gerçek neydi unutuyorum

çünkü hiç bulamıyorum

ama hep merak ediyorum

daha daha daha sevmek derken

az mı dedin

çünkü bazen sabah oluyor

özlemiyorum da işte

biliyorsun

adım özlem benim

ö.ö.

manken

Çimen rengi ojesini yeni sürmüş
Giyinmiş, hazır bekliyor.
Pullu gece elbisesi
Ve pembe askılı çantası.
Biri üzerinde, biri yerde.
Yerdeki gölgesi kollarını uzatmış,
Uzanıp tutacak,
Kapının hemen ardındaki mankeni.
Köşede bir manken suskun.
Konuşacak, susuyor
Dili çözülüverecek, sorsan söyleyecek.
Başında dün geceki sarı peruk
Anlatacak şarkıları ve yalanları.
Söyle soluk yüzlü manken
Peruklara yapışıp kalır mı aşklar
Sevdalar ve söylenmemiş dizeler.
Yoksa tek taşıdığın duman mı böyle
İçilmemiş, geceden kalma.
ö.ö.

içimdeki ben

Bu gün yine kavga ettik içimdeki benle. Güvensiz, hırçın ve öfkeli.
Kayaları döven dalgalar gibi gözleri kör.
İçimdeki benin her çarpışında öfkesini kayalarıma aşınıyor ruhum duvarlarım.
Eğer bir gün yüzyüze gelebilsek içimdeki benle -ki bilirsin nefret ederim tüm aynalardan- bir kaç tabak kırılacak
Biraz cam ve kırık dolacak, gözlerim kanlanacak, canım yanacaktı.
Ne o durdurabiliyor öfkesini ne ben.
Ne ben diliyorum dinginliğin soğuk öfkesini ne o.
Çünkü biliyor, biliyorum. Nefrete dönmemeli kör dalgalar.
Bu gün yine kavga ettik içimdeki benle.
Tek tesellim aynaların olmaması evimde.
Çünkü ne ben kıyabilirim sakinliğimde tabaklara
Ne o kıyabilir gözlerinin yeşilinin, dönmesine kırmızıya.
Bu gün yine kavga ettik,
Yerde üç damla kan rengi şarap
Kırık kadeh
Ve ölü bir ceset
ö.ö.

kedi

Islık çalmayı öğrenmeden
Yavru bir kedi beslemeden
Bir sincaba dokunmadan ölmeyeceğim.
Hemen şimdi, şu dakika
Nefesimi tutmadan yüzeceğim
Ve yarın ve sonraki gün
Kumdan kaleleri yıkacak
Kumsalda en güzel kabukları toplayacağım.
Okyanusun sesini duymadan
Rüzgarda süzülmeden ölmeyeceğim.
Yedi kedi dans edecek
Yedi gün ve
Yedi gece
Yedi ay üzerinde.
Yedi ayın yedisinde
Yedi kedi gelecek
Geçmişimi yiyecek
Yedi gün yedi geceye erdiğinde
Yedi son kez atınca kalp
Okyanusun sesini
Islığın zevkini
Sincabın neşesini tadınca
Duracak kalp
Yedi kedi dans ederken ve
Yedi ayın üzerinde yürürken yedi kedi.
İki dünya, tek rüya
Ve yedi kedi
Dört ayak.
ö.ö.

Aşk, sen

aşk, özgür olmaktır
ellerini sımsıkı tuttuğum adamın kalbinde
bir yaprak, bir ay olmak
tüm korkulardan uzak
yepyeni bir şey yaratır gibi
kendi ruhunun tanrısı gibi

aşk, esir olmaktır
gözleri tenine değdiğinde
yer gök yıkılırcasına sarsılıp
bir heykel gibi kaskatı hareketsiz kalabilmek
ve simsiyah yansımanda tutuklu kalmak
tanrının cehenneminde yanmak gibi
ve özlemek gibi tüm sevdiklerini


---------------------


aşk, huzur
aşk, mutluluk
aşk, sen

aşk yerlerin ve göklerin ikiniz için yeniden yaratılması
aşk sen ve ben
gibi
tanrının lutfu
gibi

ö.ö

yeşil

Küçükken yeryüzündeki tek yeşil gözlü insanın ben olduğumu sanardım.
Öyle ki, diğer insanlar her şeyi soluk görürken ben parlak görürdüm.
Çünkü benim gözlerim yeşildi.
Kendimi çok özel görürdüm,
Dünyada ne kadar çok insan olduğunu düşünür
Sonra da o kadar beden içinde
Bu bedene layık görüldüğüm için
Ve yeşil gözlü olduğum için gülerdim
Ben şanslı kızdım.
Ben hiç bir zaman kötü olanları yaşamazdım
Duyardım, dinlerdim, bilirdim
Ama ben yaşamazdım.
Bu yüzden ilk kez tanıdığım biri öldüğünde
Gözlerimi kapatmıştım
Tekrar açtığımda karşımda oturuyordu.
Bunu kimseye söylemedim
Ama onu 39 gün fazla gördüm herkesten.
Kapımızın önüne haftanın bir günü pazar kurulurdu
Günün sonunda yerdeki sebzeleri toplayan
İnsanlar görürdüm
O sebzeleri evlerine götürüp yemek yaptıklarını
Çocuklarına yedirdiklerini anlatırdı annem
Sonra kendimi o insanları yerine koyardım
Hep o yerdeki sebzeleri toplayanlardan biri olmak isterdim
Sırf yerdeki domatesin tadı
Sevgi ve gözyaşıyla
Nasıl oluyormuş merak ettiğim için.
Bir gün sokakta oyun oynarken
Etrafıma hiç bakmadan koşuyordum
Çnükü o sırada çaydanlığa benzeyen
Bir bulutun
ağaca dönüşmesini izliyordum
O gün yanlışlıkla bir arabaya çarptım
Neredeyse ölecektim
Şöför bana çok bağırmıştı
O günden sonra hep ölmek nasıl bir şeymiş merak ettim
Ama gece ölmek istemem
Çünkü bir arkadaşım
Uykuda ölmek isterdim dediğimde
Bana, ya çok güzel bir rüya görürken ölürsen?
O zaman hiç bir zaman sonunu
Öğrenemezsin dedi
İşte o zamandan beri daha az ölüyorum rüyamda
Yine küçükken yıldızlara bakmaya korkardım
Eğer çok bakarsam yıldız olacağımı sanardım.
Bu dünyada tek olduğumu
Ve yıldız olursam
Bana benzeyen hiç kimsenin olmayacağından korkardım
Ve o anda dünya kimlerin aynı şeyi düşündüğünü merak ederdim
Bir gün sınıfımıza bir çocuk geldi,
Gözleri yeşildi
Bir gün düştüm,
Canım acıdı
Bir gün ölmek istedim,
Uyanıkken ölecek cesareti bulamadım
Ve bir gün
16 yıl 1 ay ve 2 gün öncesine döndüm
Ve 1 yıl, 2 gün önce
O yıldızlara bakmaktan korkmadım.

ö.ö.



Rock around the clock

Çünkü her nefes bir umut

Benimle yaşamak seni hasta ediyor, her gün söylüyorsun...

black

Yanında sandığın herkes bir yanılsamadan ibaretse, bırak ve dans et benimle
Günün şarkısı ilan ediyorum
Tüm hayal kırıklıklarına ilaç niyetine