Pazar, Nisan 08, 2012

Biz

Uzandığım yerden odanın kirli duvarlarını inceliyorum, duvarlar soğuk.
Daha önce fark etmediğim iki yeni örümcek ağını fark ediyorum, biraz korkutucu bakmamaya karar veriyorum.
Bir türlü tam kapanmayan pencereden sızan rüzgar içimi ürpertiyor.
Kirli camlara doğru bakıyorum içeriye günün ilk ışıkları bir hırsız gibi sinsi, süzülüyor.
Mor, mavi belki biraz kızıl.
Masanın üzerinde buruşturulup atılmış kağıtların arasında duran çerçevesi kırık resme ilişiyor gözüm.
Hala aynı bakıyor; soğuk, mesafeli.
Alnına düşmüş perçem gibi şimdi ayrılık.
İkiye bölüyor süt beyaz tenini.
Ağzımda geceden kalma tütün ve ucuz içki tadı.
Biraz da özlem kokulu sen.
Yerde öbek öbek tozlar.
Pencerenin önünde ne ekmek, ne kuş var.
Bir sobamız olsaydı belki kenarında kıvrılmış kavun içi rengi bir kedimiz de olurdu.
Ama sen ve benim, bir ''biz''imiz bile yoktu.

ö.ö

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder