Pazartesi, Kasım 14, 2011

Palyaço

18 Temmuz 2010 Pazar, 17:38

Bazen çok kıskanıyorum şu palyaçoları doğrusu… Yüzlerinde gökyüzünün renginde bir damla gözyaşı ve ona eşlik eden kocaman bir gülümseme... Öyle bir kelebeğin kanat çırpışı kadar kısa süreli de değil hani! Koskocaman bir gülümseme! Gözünden damlayan gökyüzü mavisindeki o gözyaşına inat kocaman bir gülümseme! Evet... Kıskanıyorum onları.. Hele o giysileri... Gökkuşağında saklambaç oynuyorlar sanki! Neşe damlıyor her taraflarından, sanki neşe öyle hissedilebilir bir şey olmuş ve o dipsiz cepleri neşeyle doluymuş gibi... Az sonra tüm insanlığa ceplerindeki neşeyi sunacaklarmış hissine kapılabilirsin! Kim bilir belki de öyledir...
Kocaman burunları ve biçimsiz elleri hiç bir zaman sorun değildir onlar için.. Kimse onların ellerini beğenmeyecek korkusuyla; karanlık ceplerin sonsuz derinliğine ya da avuç içlerinin gizemine saklamaya gerek duymadan, yüzeysel beğenilere sunulmuş dünyaya inat yüzlerindeki o kocaman gülümsemeyle biçimsiz parmaklarını gösterip, kocaman burunlarıyla övünebilirler...
Sokaklarda dans etmeleri hiç bir zaman garip karşılanmaz... Yerli yersiz kahkahaları, sakar davranışları asla sorun olmaz... Kıskanıyorum dedim ya.. Kimse onları çok güldüğü ya da sustuğu için yargılayamaz! İçinden geldiğini yaptığı için yadırgayamaz... Hatta onlara sempati bile duyarlar. Onlar 40 yaşını aştıklarında sokağındaki çocuklarla ip atlayabilirler yüzlerindeki o kocaman gülümsemeyle! Ayakları kayıp merdivenlerden düştüklerinde haline gülebilirler delicesine!
Senin benim yaptım gibi; kablumbağa misali kabuklarına saklanıp, dünyayla arlarına mesafe koymalarına gerek yoktur! Çünkü onlar; tüm dünyanındır! Ceplerinde saklı neşeyi parça parça tüm insanlığa dağıtmayı görev bilmiş, sevilesi Palyaçolar!
21. yüzyılda yaşayan kimsenin, dilinden ayrılıp uzun bir tatile çıkmaya gönlü elvermeyen şu binbir çeşit dertler, tasalar var ya; işte tüm bunlarla dalga geçercesine yüzlerinde taşıyorlar o gülümsemeyi! Kıskanmamak elde mi? Söyler misiniz? Hayatın tüm renkleri saçlarına dolanmış, dokundukları her köşeye pırıltılı bir mutluluk bırakan sakar, savruk, koca burunlu ve biçimsiz parmaklı Palyaçolar!
Hayatın içinde acının, hüznün saklı olduğunu gösteren tek şey yüzlerindeki o gökyüzünü taşıyan gözyaşı değil de ne?
Palyaçoları kıskanıyorum... Hem de çok… Söyler misiniz, kıskanmayıp da ne yapayım? Biçimsiz parmaklarımı avuç içlerime saklamaktan vazgeçip, kocaman burnumu gizlemek için başım önümde yürümeyeyim mi? Yerli yersiz güldüğümde, içimde dolup taşan neşeyi paylaşmak istediğimde yadırgayan bakışlara inat yine şarkımı söyleyeyim mi dans ederken kalabalık sokaklarda? Tüm sakarlığıma rağmen, merdivenlerden zıplayarak inebilir miyim?
Söylesene Palyaço? Seni kıskanmayıp ne yapayım? Yüzüme bir maske, Biçimsiz parmaklarıma bir eldiven geçirip kaplumbağa kabuğuma saklanmaya devam mı edeyim?
Ya sen? Sen nasıl oldu da Gökkuşağında dans ettin? Kıskanıyorum seni Palyaço... Kıskanıyorum...

ö.ö.

* Yüzlerinde her zaman koskocaman bir gülümseme taşıyanlara, taşıyabilenlere… Sevgiyle…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder