Perşembe, Ekim 20, 2011

Kapı

Hayatın pek çok anlamı vardı. Kahvaltıda zeytinlerle omletine göz yapmak, pencereyi nefesiyle buğlandırıp annesinden gizli adını yazmak, odasında yatağının altında sakladığı melzemelerle bir uzay gemisi yaratmak gibi.

Kalemini kağıtların üzerine fırlattı ve küçük kırmızı sandalyesini ters çevirerek yaptığı çizim masasından kızgınlıkla kaltı. Çikolatalı sütü henüz bitmişti, ancak sinirlerini yatıştırmaya yetmemişti. Bir bardak daha almalıydı. Neden insanlar sözlerini tutmazlar diye düşündü ve derin bir of çekti. Bu gün çok önemli işleri vardı ancak oyun arkadaşı onu acil bir işi çıktığı bahanesiyle ekmişti. Yoksa başka biri mi var, diye düşündü, sonra bunu düşünmekten vazgeçerek başını salladı yine de içi rahat değildi. Düşünmemeye karar verdi. Ayaklarını yere vurarak mutfağa doğru yürüdü annesi tahmin ettiği gibi mutfak tezgahının üzerine doğru eğilmiş bir yandan televizyona bakıyor bir yandan da telefonla konuşuyordu. İşte diye düşündü hep böyleler bir dakika gözünü ayırıyorsun ve bom! yine tüm işler sana kalıyor, sen olmasan ne yapacaklar! Saçını savurarak buzdolabının kapağını açtı. Kapağı açtığı andan itibaren yüzüne çarpan şu soğuk ve yapay havayı hiç sevmiyordu. Penguenler diye düşündü, dans etmeyi biliyor olmalılar.

Sonra süte uzandı, kutu neredeyse boştu kızgınlıkla başını salladı zaten bütün terslikler aynı günü bulurdu, başını çevirerek annesine baktı hala telefonla konuşuyordu sanırım şu yeni öğretmenin verdiği ödevlerden bahsediyorlardı ondan bir fayda olmadığından emin olduktan sonra dolabın kapağını kapattı ve çekmeceye uzandı. Neyseki çikolata tozu yerindeydi, gülümsedi. Toz halindeki çikolatayı bardağına boşalttıktan sonra üzerine biraz süt ekledi, istediği kadar çok süt yoktu ama şimdilik idare ederdi. Başına ağrı girmişti, şakaklarını ovuşturdu ve sütü daha hızlı karıştırmaya başladı. Nihayet çikolatalı sütüne kavuşmuştu. Ayaklarını sürüyerek mutfaktan çıktı, odasına doğru gidiyordu ki kapının o kulak tırmalayıcı sesini duydu annesi hala telefonda olduğundan kapıyı onun açması gerekecekti. Bir an için duymazdan gelmeyi düşündü, sonra vazgeçti elinde süt dolu bardakla kapıya yöneldi. Eski tahta döşemeler her adımında gıcırdıyordu, kim bilir ne söylüyorlar diye düşündü tahtalara bakarak.

Kapının önüne geldiğinde, hayatında hiç bir şeyin artık eskisi gibi olmayacağını nereden bilebilirdi ki; küçük hayalperest kız...

...

Boyumun kapı deliğine geldiğini fark ettiğimde canım epey sıkılmıştı. Artık heyecanla kimin geldiğine bakmak için zıplamayacaktım, sıkıcı bir iş olacaktı. Üzüldüm ama sadece o kadar, sonra mutfağa dönerek çikolatalı sütün yerine bir fincan kahve aldım.

ö.ö.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder